Hayatımı Tüketen Şans Oyunu: Casibom'un Ardında Kalan Yıkım

Bu yıkımı durdurmak için illa Azrail’in mi gelmesi gerekiyor? Her gün binlerce insan bu tuzaklarda parasını, huzurunu, hatta hayatını kaybediyor. Bunlar ‘şans oyunu’ diyor ama gerçekte yaptığı tek şey insanların umudunu çalmak. Adalet, mezar başında mı gelecek? Daha kaç can yanmalı, daha kaç ev yıkılmalı ki bu düzen sonsuza dek kapatılsın? Dijital şans, asla insanları intihar noktasına getirecek düzeyde merhametsiz olmamalı. Doğal ölüm kaderde vardır. Yıldırım düşmesi, kalp krizi, deprem… Ama bir insan veya kurumun, herhangi bir sebeple, insanları yok etmesi suçtur. Siz ve sizin gibiler ahlaksız, adalet yoksunu yaratıklarsınız. İnsanlara umut verip çaresizliklerinden, emeklerinden, birikimlerinden besleniyorsunuz. Son kuruşa kadar sömürdüğünüz insanları intihara kadar sürüklüyorsunuz. Bunlar gerçek niyetlerini asla söyleyemezler. Eğer deselerdi ki "Biz paranızı alıyoruz, bitince tekrar yatırıyorsunuz, sistem böyle işliyor." Kim girerdi böyle bir düzene? Elbette kimse. Ama bunu açık açık söyleyemiyorlar. Onun yerine ne diyorlar? Masum bir kelime bulmuşlar: “şans.” Profesyonel Casibom Ekibi, ben de size sizin “şans” algoritmanızın tarzında bir oyun oynatayım: Yere bin kart koydum. Sadece biri ödül kartı. Seç bakalım. Seçtin mi? Bilemedin, kaybettin. Ver şimdi tüm paranı bana. Şimdi bunu beş yıl boyunca tekrarla: Her defasında bin karttan doğru olanı bulmaya çalış. Her seferinde biraz daha paranı, biraz daha aklını, biraz daha saygınlığını kaybet. Sonunda sakın bana itiraz etme. Çünkü alacağın cevap her zaman aynı olacak: “Bildiğiniz gibi bu bir şans oyunudur. Şans oyunlarında kazanmak da kaybetmek de bahis heyecanının bir parçasıdır. Biz sizin uzun yıllar kaybetmenizi sağlayarak heyecanın doruğuna ulaştırmak istiyoruz. Reklamlarımızda sadece kazandıran görselleri koyar, kaybedenlerin hayatını paylaşmayız. Biz paranın esiriyiz; gelin, ne olursanız olun gelin. Paran yoksa gelme ama, git ötede oyna.”

Bu parazitlerden ne para dilenin ne de kaptırdığınız parayı geri alma hayaline kapılın. Bunlar sokaktaki gaspçıların dijital ve maskesiz versiyonudur. Ciftlikbank’ın kurucusu da başta insanlara para dağıttı. Kazanıyoruz zanneden herkes daha çok yatırdı. Sonunda Mehmet Aydın parayı toplayıp kaçtı, foyası ortaya çıktı. Ama Casibom gibi yırtıcılar bunun çok ötesinde. Bu düzenek, tehlikenin en uç noktasıdır. Çünkü bunlar yurt dışı bağlantılı. Onlar kaçmaz. Kaçmaya gerek duymazlar. Kaçmadıkları için bazı insanlar hâlâ onların dolandırıcı olduğunu bile algılayamıyor. Dijital olmaları da işlerini kolaylaştırıyor. Bu düzeneği kurmak için milyonlar harcadılar. Peki neden? Millete para dağıtmak için mi? Yoksa cebinizdeki son kuruşa kadar çökmek için mi? Bu umut hırsızları sizin her duygunuzu, her zayıf anınızı, her hatanızı önceden hesaplıyor. Sistemi tam da bu zayıflıklar üzerine kurmuşlar. Önce kaybettiriyorlar. Siz de "çok zarar ettim dur ben artık kumarı bırakayım, kaybımı çalışarak telafi edeyim" demeyeceğinizin farkındalar. Çünkü kaybın panzehirinin yine kumar olacağını sizden iyi biliyorlar. Bazen de tersini yapıyorlar: Başta kazandırıyorlar, böylece çalışarak para kazanmak anlamsız hale geliyor. Sonra bataklıktan kurtulmak için çırpındıkça daha derine batıyorsun. İki senaryo da onların lehine. Bu sistem bir trambolin gibi. Önce seni havaya fırlatıyor, kısa süreli bir özgürlük hissi veriyor. Ama gerçek şu: Ne kadar yükseğe zıplarsan, yere o kadar sert çakılırsın. Ne kadar çok denersen, her seferinde biraz daha canın yanar. Ve sonunda artık kalkacak hâlin kalmaz. Bu şans makinesi takmış soyguncular, sizi hazzın Doruk noktasına ulaşmanın eşiğine kadar getirecek düzeyde tahrik edip de bir türlü o doruğa ulaşmanıza izin vermiyorlar. Ve en uç noktaya kadar tahrik etmekle kalmıyorlar aynı zamanda sizi orada tutarken ve arada sırada kazanmanıza izin verirken uzun vadede çok daha fazlasını alıyorlar. Sizi kazandırmaya inandırmak için her yolu deniyorlar. Bu ekonomik vampirler öyle bir sistem kurmuş ki ben ne yaparsam yapayım uzun vadede kaybediyorum. Kazandığımı zannettiğim gün bile kaybedeceğim günün provası oluyor. Casibom sitesi şans değil, matematik kullanıyor. Vicdan değil, doyumsuzluk ile hareket ediyor. Ve bu açgözlülüğün bedelini her gün benim gibi binlerce insan ödüyor. Ben bu oyuna girerek sadece paramı kaybetmedim. Hayatımın en değerli yıllarını, sağlığımı, huzurumu, ailemi ve güven duygumu kaybettim.

Casibom ve benzeri yapılar organize bir suç çetesidir. Devlet artık müdahale etmelidir. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında binlerce insan, Casibom adı altında faaliyet gösteren yasa dışı bahis platformunun ağına düşüyor. Bu platform, sıradan bir “oyun” ya da “şans” sitesi değildir. Bu yapı; sistematik, planlı ve profesyonel bir örgütlü dolandırıcılık mekanizmasıdır. Bu sistemin temel amacı, kullanıcıya önce “umut” ve “kazanç” duygusu aşılayarak onu bağımlı hale getirmek, ardından tüm birikimini adım adım almak üzerine kuruludur. Kazanmak bir tesadüf değil, kasaya çekmek için kullanılan bir yemdir. Kaybettirmek ise sistemin esas görevidir. Kazanma olasılığı değil, kaybettirme stratejisi vardır. Bu oluşumun arkasında; Yurt dışına para transferi yapan karmaşık ağlar, Ödeme sistemleri üzerinden dönen kara para aklama ihtimali, Kullanıcı bilgilerini istismar eden veri ihlalleri, Ve en önemlisi, insan psikolojisini hedef alan bilinçli manipülasyonlar vardır. Casibom ve benzeri yapılar, toplumun en savunmasız kesimlerine, gençlere, işsizlere, umutsuzlara umut satmaktadır. Onlara “şans” adı altında ekonomik yıkım yaşatmaktadır. İnsanları, kendi elleriyle kendi hayatlarını yıkmaya itmektedir. Bu faaliyetler artık yalnızca “mağduriyet” değil, bir ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir. Bir ekonomiyi çökerten şey sadece enflasyon değildir. İnsanların emeğini, umudunu, inancını çalan sistemlerdir. Devletin görevi vatandaşını korumaktır. Artık bu tür yapılar için “uyarı”, “şikayet” veya “Şikayetvar” seviyesini geçtik. Bu, doğrudan toplumsal zarar ve psikolojik yıkım operasyonudur. Casibom, Türkiye’de binlerce ailenin hayatını karartmış, borç batağına sürüklemiş, psikolojik yıkımlara neden olmuştur. Her kayıp, sadece bir hesap bakiyesi değil, bir insanın hayatıdır. Bugün devlet sessiz kalırsa, yarın bu sorunun bedelini bir millet ödeyecektir. Biz vatandaşlar olarak, devletin tüm kurumlarını bu konuda acil göreve çağırıyoruz. Bu dijital yapılar durdurulmalı, sorumluları bulunmalı ve hesap vermelidir.

Casibom'dan Özgürlüğümü Geri Aldım! Uzun süredir Casibom denilen bu oluşumun ağına düşmüştüm. Her gün “belki bu sefer kazanırım” diyerek biraz daha batıyordum. Sonra fark ettim: kazanmak diye bir şey yok, sadece daha fazla kaybetmek var. Ben her defasında ses çıkardım, şikayet ettim. Ve sonunda beklediğim mesaj geldi: “Fatih Bey, sürekli açtığınız şikayetlerden dolayı sitemizle ilişkiniz kesilmiştir.” o an anladım... Bu kez ben kazandım. Casibom’un beni engellemesi, hayatımın en büyük ödülü oldu. Çünkü o gün, hesabımı değil, bağımlılığımı sildiler. O gün, paramı değil, özgürlüğümü kazandım. Beni kurtaran tek şey “şikayet etmek” oldu.  Sürekli. Her gün. Usanmadan. Gelişme eklemek işe yaramıyor, mutlaka yeni şikayet oluşturun. O zaman firmaya gidiyor! Bir gün size de “ilişkiniz kesilmiştir” diyecekler. Ve işte o gün, hayatınızın en güzel günü olacak. Bugün ilk defa cebimden para çıkmadı. Ve inanır mısınız? Kendimi zengin hissediyorum. Çünkü bu sefer kazandığım şey para değil, özgürlük. Bugün hayatımın en mutlu günü. Artık para yatırmıyorum, reklamlarına kanmıyorum, o kişilerin lüks hayatına katkı sunmuyorum.